OYUNUN ÖNEMİ

Oyun, aslında akıldadır; ancak çocuk, oyunla akıllanır. Mevlânâ

İnsanların birbirleri ile iletişim kurması için ortak bir dile ihtiyaçları vardır. Bu nedenle farklı dillere sahip insanların birbirleri ile anlaşabilmesi oldukça güç bir durumdur. Peki çocukların iletişim dili nedir?

Çocukların kolay, anlamlı, özgürce kendini ifade edebileceği, nesneler dünyası ile ilişki kurabileceği tek dil oyundur. Bu dilin sözcükleri ise çocuklara neşe ve haz veren, onların fikir ve karakterlerini güçlendiren, vücut gelişimini sağlayan, yeteneklerini ve duygularını geliştiren, kendilerini keşfetmeye imkân veren içgüdüsel hareketlerdir. Çocuğun fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimi açısından oyun, vazgeçilmez bir unsurdur. Oyun, eğitim için tamamlayıcı bir rol üstlenmekte, eğitim sürecinde ise bilinçli ve planlı olarak yürütülen faaliyetler olarak karşımıza çıkmaktadır. Montaigne’e göre “Çocukların oyunu oyun değil, onların en ciddi uğraşıdır.”

 

Kısaca oyun,

  • Her çocuğun hakkıdır. “Çocuk, oyunla büyümelidir. (Eflatun)
  • Çocukların yeteneğini, merak duygusunu, düşünce becerisini geliştirir. “Oynamayan tay, at olmaz. (Atasözü)
  • Doğal bir eğitim ortamı için önemli bir araçtır. “Çocuk oynayarak öğrenir, ciddiyet karşısında şaşırır. (Goethe)
  • Çocuğu hayata hazırlar. “Oyu,n hayata hazırlıktır. (Groos)
  • Çocuğu öğrenme sürecinde aktif, işbirlikçi ve katılımcı kılar. “Kim çok şey anlamak isterse çok oynamalıdır. (Gottfried Benn)
  • Öğrenmeyi kalıcı hâle getirir. “Söylersen unuturum, gösterirsen hatırlayabilirim, beni işe katarsan anlarım. (Çin Atasözü)
  • Keşfetme imkânı verir. “Bir saatlik bir oyunda bir kişi hakkında bir yıllık konuşmadan daha fazla şey keşfedebilirsiniz. (Platon)

Oyun, çocukların temel ihtiyaçlarından biridir. Bu ihtiyacın kısıtlanması, çocukların doğal ortamlarından soyutlanarak sağlıklı bireylerin yetişmesine engel olunacağı gibi, bu ihtiyacın giderilmesi de onların dünyalarını renklendirecek ve çocuklara gelişim imkânı verecektir. Çünkü çocuklar, oyun içinde üstlendikleri roller aracılığıyla ileriki yaşamları için deneyim kazanırlar.

Oyun, çocuk ile yetişkin arasında doğru ve anlamlı bir iletişimin sağlanabilmesinde etkili bir yoldur. Oyun, çocuğun ruhsal ve mental yapısı, sosyal olayları değerlendirmedeki başarısı ve gelişim aksaklıkları hakkında yetişkine gözlem yapabilme imkânı sağlar. Çocuk ise oyun sayesinde kontrol duyguları, eleştirel ve stratejik düşünme becerileri, öğrenme ortamına adanmışlık düzeyleri hakkında bilgi edinirken zengin öğrenme ortamları içerisinde kalıcı öğrenme gerçekleştirirler. Diane Ackerman, “Oyun, beynimizin en sevdiği öğrenme yoludur.” diyerek oyunun, çocuğun doğal öğrenme ortamı ve önemli bir eğitim aracı olduğunu vurgulamıştır.

 

Kısaca oyun ile,

Öğrenciler

Öğretmenler

Öğrenirler

Gözlemler

Pekiştirirler

Dinler

Eğlenirler

Soru sorar

Sosyalleşirler

Geribildirim verir

Keşfederler

Karşılıklı iletişim kurar

Oyun en yüksek araştırma şeklidir. Albert Einstein

Çağın gereklerine uyum sağlayabilecek bireyler yetiştirmek tüm disiplinlerin gündemini oluşturmuş ve onları bu konuda yeni yöntemler geliştirip uygulamaya yönlendirmiştir. Çünkü çocuğun eğitiminde içinde bulunulan zamana göre yeni yöntemlere ihtiyaç duyulmuştur. Günümüzde, özellikle geleneksel yöntemlerin, öğrencinin ilgisini çekmede yetersiz kaldığı bariz bir gerçektir. Eğitim süreci, çocuğun doğası gereği sahip olduğu saf merakı zinde tutacak yöntemler geliştirmek zorundadır. Din eğitimi alanına giren konular da genel itibariyle çocuklar açısından merak uyandıran konulardandır. Bu merakı, çocuğun ilgisini kaybetmeden gidermek için yeni yöntemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu yeni yöntemler, öğrencilerin hem ders tutumlarına hem de aldıkları din eğitiminin kalitesine olumlu katkı sağlayacaktır.

1